Parosteal Osteosarkom: Radyolojik ve Prognostik Özellikler
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Araştırma
CİLT: 54 SAYI: 2
P: 239 - 246
2021

Parosteal Osteosarkom: Radyolojik ve Prognostik Özellikler

Acta Haematol Oncol Turc 2021;54(2):239-246
1. Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji, İstanbul
2.
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 2021-02-28T23:27:49
Kabul Tarihi: 2021-08-11T08:38:18
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Özet

GİRİŞ ve AMAÇ

Parosteal osteosarkomlar nadir gözlenen bir osteosarkom tipidir. Klasik olarak kemoterapi ve radyoterapiye duyarsız, düşük dereceli bir lezyondur. Ancak kolaylıkla çevre dokulara invazyon gösterebilmektedirler.Amacımız parosteal osteosarkomlarda manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile tespit edilen özelliklerin; cerrahi sınır, prognoz, onkolojik ve fonsiyonel sonuçlara etkilerini değerlendirmektir.

YÖNTEM ve GEREÇLER

Kliniğimizde 2006-2018 yılları arasında parosteal osteosarkom tanısı ile cerrahi tedavi uygulanmış asgari 2 yıl takip edilmiş 15 hastanın (4 Erkek/11 Kadın) klinik ve radyolojik verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Epidemiyolojik verilerin yanında tanı için uygulanan biyopsi yöntemi (açık/kapalı) ve tanıda gecikme süresi not edildi. Hastaların tanısal MRG kesitlerinde lezyonun azami çevresel uzanım oranı, intrameduller tutulum oranı, ve nörovasküler paket tutulumu değerlendirildi. Rezeksiyon tipleri (segmental ekleme uzanan/hemikortikal) ve rezeksiyon sonrası cerrahi sınırlar değerlendirildi. Hastaların son kontrollerindeki fonksiyonel ve onkolojik sonuçları değerlendirildi.

BULGULAR

Çalışma grubumuzda ortalama yaş 31.7(17-71), ortalama takip süresi 50.1(24-176) ay idi. En sık tespit edilen tutulum distal femurdu. Kapalı biyopsi yöntemlerinin tekrarlayan biyopsiler/yanlış tanı/uygunsuz girişimlere yol açtığı belirlendi(p<0.001,p=0.023). Lezyonun intrameduller tutulum oranının, azami çevresel uzanım miktarı ile ilişkili olduğu belirlendi(p=0.006). %25’in altında intrameduller tutulum oranının yapılan uygun rezeksiyonlarla nüks veya metastazlara yol açmadığı belirlendi. Ortalama MSTS skoru %87.8 idi. Nörovasküler tutulum varlığının metastazlar, derin enfeksiyonlar ve tekrarlayan cerrahiler ile ilişkili olduğu belirlendi(p=0.017, p=0.002, p=0.005). En sık uygulanan rezeksiyon tipi segmental, ekleme uzanan rezeksiyon (9 hasta) idi. Hemikortikal rezeksiyon ve biyolojik rekonstrüksiyonların en iyi MSTS skorlarına sahip olduğu belirlendi (p=0.002). Yüksek azami çevresel uzanım miktarı, intrameduller tutulum oranı ve nörovasküler tutulum varlığının düşük MSTS skorları ile ilişkili olduğu belirlendi. 5-yıllık genel sağkalımın %92.3, lokal-progresyonsuz sağkalımın %86.2 ve metastassız sağkalımın ise %86.2 olarak tespit edildi.

TARTIŞMA ve SONUÇ

Parosteal osteosarkomlarda iğne biyopsisinin güvenilirliği sorgulamaya açıktır. Tanısal MRG’de ekleme uzanım kadar lezyonun azami çevresel uzanım miktarı, intrameduller tutulum oranı ve nörovasküler tutulum varlığı cerrahi öncesi planlamada ve rekonstrüksiyon yöntemi belirlemede önem taşımaktadır. MRG’de lezyonun azami çevresel uzanım miktarı cerrahi sınırları belirleyebilmek açısından önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler:
Parosteal osteosarkom, Radyolojik değerlendirme, Prognostik kriterler, Biyopsi yöntemi