Özet
GİRİŞ ve AMAÇ
Malign kemik tümörleri cerrahisi sonrası oluşan defektlerin giderilmesinde farklı rekonstrüksiyon yöntemleri kullanılabilir. Bu çalışmada primer malign kemik tümörleri cerrahisi sonrası kemik defektlerinin biyolojik rekonstrüksiyon yöntemi ile tedavisini ve fonksiyonel sonuçlarımızı değerlendirmeyi amaçladık.
YÖNTEM ve GEREÇLER
2003-2017 yılları arası primer malign kemik tümörü nedeniyle biyolojik rekonstrüksiyon uygulanan 24 hasta çalışmaya alındı. Hastaların 11’i Ewing sarkom, 8’i osteosarkom, 2‘si malign dev hücreli tümör, 2’si kondrosarkom ve 1’i fibrosarkom tanılı idi. 18 olguda otogreftleme,1 olguda adjuvan sıvı nitrojen sonrası otogreftleme ve 5 olguda distraksiyon osteogenezisi ile kemik transportu yöntemi kullanıldı.
BULGULAR
Hastaların 14’ü erkek,10’u kadın olup ortalama yaş 18.6(5-42), takip süresi 41.4 ay (10-78 ay) ve rezeksiyon sonrası ortalama kemik defekti 10.7cm idi (4-22). Ortalama MSTS skorları kemik transportuyla rekonstrükte edilenlerde 77.3 ve otogreft uygulananlarda 74.5 olarak bulundu. Ortalama DASH skoru 2.29(2.0-2.65), Knee Society ortalama diz skorları 72.4(60-89) ve fonksiyon skorları 76.2 (65-91)idi. Avasküler fibuler greft uygulanan hastalardan 3’ünde kaynamama (%17.6),1’inde greft fraktürü görüldü. Hiçbir hastada nörovasküler komplikasyon görülmedi.3 hastada pin dibi enfeksiyonu görüldü.
TARTIŞMA ve SONUÇ
Ekstremite koruyucu cerrahi uygulanırken primer tümörün takip ve tedavisini etkileyecek rekonstrüksiyonlardan kaçınılmalıdır.Yaşlı,yüksek gradeli tümörü olan, tedavi kooperasyonu olmayan hastalarda modüler endoprotezlerle rekonstrüksiyon ilk tedavi seçeneğidir.Ancak kemik gelişimi tamamlanmamış,yaşam beklentisi uzun ve kooperasyonu tam hastalarda biyolojik rekonstrüksiyon;kaynamama,greft komplikasyonları ve uzun tedavi süreçleri gibi zorluklara rağmen canlı kemik dokusuyla rejenarasyon sağlaması bakımından ön plana çıkmaktadır.Yakın gelecekte kaynamayı ve greft hipertrofisini arttırıcı,komplikasyonları azaltıcı adjuvan faktörlerin kullanıma girmesi ile biyolojik rekonstrüksiyon yöntemlerinin kullanımının artacağını düşünmekteyiz.