Özet
GİRİŞ ve AMAÇ
Esansiyel trombositemide (ET), trombositoz, lökositoz ve düşük riskli olmak üzere akut miyeloid lösemi veya miyelofibrozis gözlenebilir. Bu çalışmanın amacı; Türkiye’deki ET hastalarının yaş ve cinsiyet gibi sosyodemografik özellikleri, verilen tedavi, ikincil malignite öyküsü, miyelofibroz/akut lösemi dönüşümü gibi klinik/patolojik özelliklerini yansıtmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER
Bu çalışmada, 2000-2013 yılları arasında ET tanısıyla izlenen 200 hasta dahil edilmiştir.
BULGULAR
Hastaların 121'i (% 60.5) kadın ve 79'u (% 39.5) erkekti. Örneklemimizin yaş ortalaması (±SS) 54.93 (±14.21) yıldı. Olguların tedavi öncesi ölçülen WBC (p<0.001), Hb (p<0.001) ve trombosit (p<0.001) değerleri, tedavi sonrası ölçülen WBC, Hb ve trombosit değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti. Olgulardan 76’sına (% 38) hidroksiüre, 92’sine (% 46) hidroksiüre+asetilsalisilik asit, 9’na (% 4.5) anagrelid, 1’ine (% 0.5) hidroksiüre+anagrelid, 15’ine (% 7.5) asetilsalisilik asit, 3’üne (% 1.5) interferon, 1’ine (% 0.5) interferon+asetilsalisilik asit, 2’sine (% 1) interferon+hidroksiüre ve 1’ine (% 0.5) hidroksiüre+warfarin sodyum tedavisi başlandı. Olgulardan 92’sine (% 46) ek tedavi başlandı, 108’ine (% 54) ek tedavi başlanmadı. Toplamda, olguların % 54'üne asetilsalisilik asit tedavisi verilmiştir. Tromboferez uygulanan 7 (% 3.5) olgu, uygulanmayan 193 (% 96.5) olgu vardı. Olgulardan 67’sinin (% 33.5) tedavi yetersizliği nedeni ile ve 25’nin (% 12.5) yan etki nedeni ile tedavisi değiştirildi. Miyelofibroz/akut lösemi dönüşümü olan 7 (% 3.5) olgu, olmayan 193 (% 96.5) olgu vardı. Olguların sadece 4’ünde (% 2) ikincil malignite öyküsü saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ
Örneklemimizin yaş, cinsiyet açısından önceki çalışmalarla benzer olduğunu gösterdi. Olguların WBC değerlerinin tedavi sonrasında belirgin biçimde azaldığı gözlendi. Önceki çalışmalarda Hb değerinde tedaviyle sağlanan azalma bizim çalışmamızda da benzer düzeyde gerçekleşmiştir. Ayrıca, tedaviyle ET olgularının trombosit düzeylerinde anlamlı azalma olduğu da saptandı. Yüksek riskli olgularda sitoredüktif tedavi ve düşük riskli grupta öncelikle antiplatelet tedavisi tercih edildi. Hidroksiüre tedavisi ile yanıt alınamayanlara ve/veya bu tedaviyi tolere edemeyen veya yan etki gözlenenlerde hidroksiüre tedavisi kesildi veya anegrelid tedavisi başlandı.