INTRODUCTION: The use of MR imaging in breast cancer is increasing. In recent years, MRI has been gaining use as a modality that can provide important information about breast cancer lesions. Our aim was to determine if any significant relationship existed between dynamic MRI findings and factors which are currently being used to establish prognosis.
METHODS: Eighty-one patients with a diagnosis of invasive breast carcinoma and breast MRI were retrospectively reviewed and included in the study. Kinetic MRI features were determined on breast MR images, histopathological results were reviewed and prognostic factors were recorded.
RESULTS: Thirty-five patients’ initial enhancement was lower than fifty percent, while 18 patients were between fifty and one hundred percent and 28 patients higher than one hundred percent. Our study is one of the latter, we could not identify any significant relationships between initial enhancement characteristics and dynamic curve types with any of the analyzed prognostic factors.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Although imaging can provide important data in the identification, diagnosis, and evaluation of many types of disease; imaging findings do not always correlate with patient clinic and prognosis. Up until now, studies on this matter have mostly found nothing of high significance; our study was no exception, however some of the data reported in this study can influence future studies.
GİRİŞ ve AMAÇ: MR görüntülemenin meme kanserinde kullanımı artmaktadır. Son yıllarda MRG, meme kanseri lezyonları hakkında önemli bilgiler sağlayabilen bir yöntem olarak kullanılmaya başlanmıştır. Amacımız, dinamik MRG bulguları ile prognoz belirlemek için kullanılan faktörler arasında önemli bir ilişki olup olmadığını saptamaktı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: İnvaziv meme kanseri tanısı ve meme MR görüntülemesi olan seksen bir hasta retrospektif olarak tarandı ve çalışmaya dahil edildi. Meme MR görüntülerinde kinetik MR özellikleri belirlendi ve histopatolojik sonuçları yeniden gözden geçirilerek prognostik faktörleri kaydedildi.
BULGULAR: Kinetik MR özellikleri ilk faz kontrastlanma düzeyine göre gruplandı ve 35 hastada %50’nin altında, 18 hastada %50 ile %100 arasında ve 28 hastada %100’den fazlaydı. Çalışmamızda, analiz edilen prognostik faktörlerin herhangi biri ile erken kontrastlanma özellikleri ve dinamik eğri türleri arasında herhangi bir anlamlı ilişki tespit edemedik.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Görüntüleme birçok hastalık türünün tanısı, teşhisi ve değerlendirilmesinde önemli veriler sağlasa da görüntüleme bulguları her zaman hasta kliniği ve prognozu ile ilişkili değildir. Şimdiye kadar, bu konudaki çalışmalar çoğunlukla, çalışmamızla benzer şekilde anlamlı bir ilişki bulamadı, ancak çalışmamızda bildirilen bazı verilerin gelecekteki çalışmaları etkileyebilir.